kibbanner
  • Dolar
    32,3873
  • Euro
    34,7759
  • Altın
    2.395,570
  • Bist-100
    10.209,000
   
21/26 °C

Parçalı Bulutlu
   
HABER GUNDEM NE VAR? NE YOK? KESFET YASAM KUZEY KIBRIS REHBERI FOTOĞRAFLAR VİDEOLAR

Osman Alkaş 40 Yıldır Sahnede 

Devlet Tiyatrosu, Lefkoşa Belediye Tiyatrosu derken 40 yıldan beri sahnede. Ama galiba Kıbrıs Türkü onu, tiyatrodan öte televizyondan tanıdı. Elinde mikrofonla, gür sesiyle “Torba” programı, yıllarca fenomen oldu…

20.02.2017 - 11:22
Osman Alkaş 40 Yıldır Sahnede

Devlet Tiyatrosu, Lefkoşa Belediye Tiyatrosu derken 40 yıldan beri sahnede. Ama galiba Kıbrıs Türkü onu, tiyatrodan öte televizyondan tanıdı. Elinde mikrofonla, gür sesiyle “Torba” programı, yıllarca fenomen oldu… Kıbrıslı ünlü yönetmen Derviş Zaim’in “Gölgeler ve Suretler” filminde rol alması ise hayatını değiştirdi. Oradaki oyunculuğuyla Türkiye’de ilgi çekti, teklif aldı, dizi ve sinema filmlerinde oynamaya başladı. Yaklaşık 5 yılda 10’a yakın dizi ve sinemada rol aldı.

Ünlü yıldızlarla aynı sahneleri paylaştı. Şimdilerde ATV’de yayımlanan “Bu Şehir Arkandan Gelecek“ ile her hafta evlerimize konuk oluyor. Ünü sınırları aşan; sadece Türkiye’de değil, bölgede de yakından tanınan bir Kıbrıslı Türk Sanatçı artık Osman Alkaş.

Profesyonel yaşam rahatlatıcı…

Dizi çekimleri nedeniyle hayatının büyük bölümü artık İstanbul’da geçiyor. Profesyonel bir hayatı var. Giyiminden kaldığı otele, kilosundan Lefkoşa-İstanbul hattındaki seyahatlerine kadar işiyle ilgili her aşama ajansı tarafından organize ediliyor. Menajer ile çalışıyor. “Kilo vermen gerekiyor” denince, yönlendirilen diyetisyene gidiyor. Mesela son dizi için 45 günde 25 kilo vermiş. Son derece de mutlu bu durumdan. Zaten, “Profesyonel yaşam insanı rahatlatan bir durum” diyor…

Azerbaycan’dan Almanya’ya…

Dizi çekimlerinden fırsat buldukça aile, dost ziyaretleri için her fırsatta adaya gelen Osman Alkaş’ı, son 2 günlük kaçamağında yakaladık.

Perşembe gelmiş, cumartesi öğle saatlerinde dönecek. Cuma günü buluştuk röportaj için. En fazla 2 saat diye planladık; dar zamanını tasarruflu kullanmak gailesiyle. Ama iyi fotoğraf mekânı olur düşüncesiyle Büyük Han’ı seçmekle hata yaptığımız, kısa sürede ortaya çıktı. Her Kıbrıslı gibi 5-10 kişiyle merhabalaşır, devam ederiz sandık ama Azeri turistlerden, Almanlara, Rumlardan Türk turist gruplarına kadar yüzlerce insanın odak noktası olacağını hesaba katmadık. Neredeyse bölgeden her geçenle fotoğraf çektirdi, muhabbet etti. Çocuktan yaşlıya herkesle. Bana da cep telefonlarıyla fotoğraflamak düştü. “Ben yoruldum, sen yorulmadın mı” diye sorunca da, “Yorucu ama besleyici” dedi her zamanki gür kahkahasıyla…

Otel, yerleşikliği önlüyor…

Osman Alkaş, 1955 doğumlu. Lefkoşa Ortaköy bölgesinde, doğduğu evde yaşıyor halâ, ailesiyle birlikte. İstanbul-Lefkoşa hattında gidip geliyor. Son 5 yıldan beri hayatının büyük bölümü İstanbul’da geçiyor ama orada ev açma niyeti yok. Kendi tercihiyle otelde kalıyor. “Otelde kalınca yerleşme olmuyor” diyor.

“Demek ki beden orda, ruh burada. Profesyonel ortamdan sonra buralarda oyunculuk zor olmaz mı” diye soruyoruz…  “Oyuncuysan her yerde her rolü oynarsın. Burada aynı kalitede, aynı profesyonellikte iş çıkmaz biliyorum ama ben oyuncuyum. ‘Ben orada oynadım, profesyonelim, burada oynamam’ demek burnu kıllılık olur, kendini bilmezliktir. Mesleğe ihanettir. Bu da ben değilim”. 40 yıldan beri sahnede Ankara Devlet Konservatuarı’ndan (şimdiki Hacettepe) 1976’da mezuniyetinin ardından Devlet Tiyatrosu’nda oyunculuk hayatı başlayan, 1980’de Yaşar Ersoy ve diğer arkadaşlarıyla Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nu kuran Osman Alkaş, 2003’te emekliye çıkmasının ardından da sahneleri bırakmadı.

Tiyatro yaşamı sürerken, “Torba” adlı programla ekranlara çıktı. Elinde mikrofon, gür sesiyle ekranlardan evlere taşındı. Fenomen haline gelen bu programa, reklam yıldızlığı da eklendi.

Aylarca aradılar kim diye…

Çekimleri 2010’da başlayan, 2011’de vizyona giren Kıbrıslı Türk Yönetmen Derviş Zaim’in “Gölgeler ve Suretler” adlı filminde rol alması ise, Türkiye macerasının startı oldu…
“Filmi izleyen montajcı, çekim hazırlıkları yapılan dizi için ‘tam aradığım karakter’ demiş benim için. Ama kim olduğumu da bilmiyorlar. İnternetten aramışlar, sormuşlar, tanıyan bilen yok. Bir ay aramışlar. Bir tesadüf sonucu, dizi sektöründe çalışan Kıbrıslı Yönetmen Fehmi Öztürk ‘tanıyorum’ deyince telefonumu bulup aradılar. Bir prova sırasında telefonum çaldı. Hatta İstanbul numarası görünce yanlış numara diye düşündüm, bakmadım. Tekrar aradılar. Dizi için teklif yaptılar. Dizinin adı ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’… Benim diziden de haberim yok. Diziyi çeken Cast Ajans arayan. ‘Düşüneyim’ dedim; araştırdım, fotoğraf gönderdim, ardından gidip görüştüm ve böyle başladı…”
İlk testte sınavı geçti…

Nasıl başladı, ürkmedi/korkmadı mı “kurtlar sofrasına giriyorum” diye…

“Garip gelecek ama hiç ürkmedim. Belki cahil cesareti bilmiyorum, kendime güvenerek gittim. Daha ilk provada, yönetmen ‘sert bir adamsın, oğluna tokat at, bağır’ diye rol tarif edince, ‘niye bağırayım’ diye karşı çıktım. Sahne ekibi hayretler içinde baktı. Dediğim dedik yönetmenden öyle bir korkuyorlar ki, tuhaflarına gitti deli cesaretim. ‘İyi, bildiğini yap, buyur oyna’ dedi yönetmen aynı sertlikle. Ve oynadım. Sert babanın oğluna tokat atma sahnesi. Öyle bir tokat attım ki, oğlum Salih düştü, oturduğu sandalye de kırıldı.  Sandalyenin kırılması hesapta, senaryoda yoktu. Kızacak diye beklerken, yerinden fırladı yönetmen, ‘işte bu, böyle oyunculuk isterim’ dedi ve tekrara gerek kalmadı. Her sahne için bazen 70 tekrar yapan bir yönetmen. Ve ben ilk testten sınavı geçtim. Neden? Çünkü ben 35 yıldır sahnelerdeyim, tiyatro eğitimi aldım, bu işte kendime güveniyorum.”

Okyanusta balık mı…

Yani öyle okyanusta balık misali yalnızlık duygusu olmadı galiba…

“Hayır, hiç öyle bir duygu hissetmedim. Çünkü kendime güvenim var, ama daha önemlisi profesyonel bir ortam. Profesyonel ilişkiler. Profesyonel ortamda insan kedini yalnız hissetmez…”

“Öyle Bir Geçer Zaman Ki” ile 2011’de başlayan dizi macerasının arkası geldi. “Uzun Hikaye”, “Hükümet Kadın 2”, “Balık”, “Rüya”, “Sarmaşık”, “Dar Elbise” adlı sinema filmlerinde, “Eski Hikaye”, “Kurt Seyit ve Şura”, “Bedel”, “Hayat Şarkısı” adlı dizilerde oynadı. Kenan İmirzalıoğlu, Kıvanç Tatlıtuğ gibi ünlü isimlerle aynı sahneyi paylaştı. Şimdilerde “Bu Şehir Arkandan Gelecek” adlı ATV’de yayımlanan diziyle evlere her çarşamba konuk oluyor.

Kıbrıs ağzı sorun olmadı mı?

Neden tercih edildi?

“Oyunculuğum dışında başka bir neden yok. Belli ki Gölgeler ve Suretler’deki performansım ilgilerini çekti.”

Kıbrıs ağzı sorun olmadı mı?

“Bizler 1970’li yıllardan Cüneyt Gökçer, Can Gürzap, Yücel Erten gibi isimlerin öğrencileriyiz. Türk tiyatrosunu biçimlendiren isimler. Bizler bu otorite isimlerden fonetik diksiyon eğitimi aldık. Dizilerde, sinema filmlerinde konuştuğum Türkçe; tonlama, ses ve kullanılan sözcükler olması gereken. Dili en iyi şekilde kullanmak bizim görevimiz. Aksi halde sanat dili, bilim dili olmaz. Kahve konuşması, kelimeleri yutma olmaz.”
Ünlü olmak yorucu ve sorumluluk Kıbrıs’ta da ünlü ama Türkiye’de ünlü, TV yıldızı olmak zor değil mi?

“Evet, gerçekten zor. Ünlü olmak yorucu, sorumluluğu artırıyor. Oturuş, duruş, tavır; her şeye dikkat etmek zorundasınız. İnsanlara gülümsemeniz gerekir, keyfiniz var yok.  Kıbrıs’ta bile öyle. Özel hayatınız etkileniyor. Bir mekana yemek için gitseniz,  yanınızdakiyle iki laf etme imkanınız olmuyor. Türkiye’de çok daha zor.  Benim için o kadar geçerli değil ama ben bile Beyoğlu’na çıkarken şapka, gözlük gibi kamuflajlar kullanıyorum.

Kıvanç (Tatlıtuğ), Kenan (İmirzalıoğlu) gibi yıldız isimler çoğu mekanlara girmiyorlar. Ve bunun bedeli de ağır. Madden ve manen… Türkiye’de saldırgan bile olabiliyor insanlar. Dizide kötü karakter oynuyorsanız, sokakta saldırıya uğrayabilirsiniz. Gemiden inerken kadının biri ‘çok kötü bir adamsın’ diye bağırmaya başladı bana örneğin. Kötü adamın filmde rol olduğunu anlatmaya çalıştım ama zor durumda da kaldım… Çoğu sanatçı mesafe koymak zorunda kalıyor orada.

Bu mesafe işi biraz da maske…”

Duygu hafızamızı da beslememiz gerekir…

Malzemem insan Sokaktaki ilgi, örneğin röportaj süresince yüzlerce insanla muhabbet, fotoğraf çektirmek sıkmıyor mu?

“Sıktığı zamanlar da olur ama ben sokağı, insanı seviyorum. İlişkiler benim besin kaynağım. Yalnız kalmak istediğimde de kalıyorum. İnsanlara mesafeli olayım diye kasılmak yük olur insana, ağırlık verir diye düşünüyorum. İnsanı kısırlaştırır. Çünkü hayat sokaktadır. Duygu hafızamızı beslememiz, korumamız gerekir. Benim malzemem insandır.” Kasılmaya, havalara girmeye gerek yok.

Türkiye’de ünlüyüm havaların yok mu yani…

Hiç mi değiştirmedi seni sahne hayatı?

“Değiştirmedi, zenginlik kattı. Hava bana göre değil. Ben oyuncuyum, tiyatroya hizmet için varım. Meşhur olayım, insanlar peşimden koşsun, bana tapsın, hayran kalsın, her girdiğim yerde özel ilgi göreyim derdim yok. ‘Tiyatroda kendini değil, kendinde tiyatroyu sev’ der Stanislavski… Kasılmaya gerek yok. İyi ol, yeter. İyi olan her işte, her yerde alıcısını bulur.” Utanırım, sıkılırım, disiplinliyim…

Hayatımda tesadüf yok

Ünlü havasından, mesafesinden bahsederken, aslında utangaç olduğunu da anlattı…

“Sen de hayret edeceksin herkes gibi, ama ben günlük hayatta çekingen bir insanım. Tek başıma sahneye çıkar oynarım, ama günlük hayatta 50 kişinin olduğu ortama girdiğimde sıkılırım, çekinirim. Yalnızlığı severim…

Ve çok disiplinliyim. Uykuma, yediğime, içtiğime, randevularıma çok özenliyim. Mümkün olduğunca aksatmam. Dizi gereği 45 günde 25 kilo verdim, diyetisyen ‘ilk defa senin gibisini gördüm’ dedi… Çalışırım, hazırlanırım, hedefe odaklanırım. Hayatımda tesadüf çok az.” Rekabet ortamı benim işim değil.

Rekabet ortamı?

“Müthiş bir rekabet, yarış var sanat ortamında. Dedikodu çok. Ama bunu yapmayan, kaliteli yaşam süren, işini iyi yapan da çok. Ben de bu ortama hiç bulaşmam. Ne yaşarım, ne yaşatırım. İstanbul’da da çok sade bir hayatım var. Kendi tercihimle otelde kalıyorum. Hep aynı otelde. Gece hayatım, eğlence dünyasıyla alakam yok… İş için ordayım.”
Kendimizi coğrafyaya hapsetmeyelim.

Ve son söz…

“Hangi işi yaparsak yapalım, iyi olalım.  Ve kendimizi coğrafyaya hapsetmeyelim. Bizim gibi başka küçük coğrafyalar da var ama aynı ruh halini yaşamıyorlar. Kapalılık halinin ambargoyla değil, kendine güvenle ilgisi var. Kendimizi Türkiye ile sınamamız normal. Türkiye’deki de kendini Amerika ile sınar. Bizim biraz sorunumuz, kendimizi küçümsememiz, güven duymamamız, coğrafyaya hapsetmemiz. Oysa iyi olan yerini bulur. Zaten yüzlerce, binlerce başarılı Kıbrıslı Türk var yurt dışında. Sanatçı, avukat, akademisyen, hekim…”

 
Betül Demir Kıbrıs'ı Coşturdu
 
Oğuzhan Fark Yaratıyor
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Betül Demir Kıbrıs'ı Coşturdu
Mavi gece! Betül Demir, hafta sonu Kıbrıs’taydı. Bir otelin ‘Mavi Geceler’ ...
Sinema Kıbrıs Turizmine Daha Fazla Gelir Getirebilir
İstanbul Film Production Yapım Şirketi ortaklarından, DAÜ mezunu Emre ...
Kayıp Yunanca Sahnelendi
Lefkoşa Belediye Tiyatrosu, 2014-2015 sezonunda sahnelediği “Kayıp” adlı ...
 
"Anılarım 1" Kitabını Cumhurbaşkanına Takdim Etti
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bugün Zübeyir Ağaoğlu’nu kabul etti. Cumhurbaşkanlığı’ndan ...
Hayali Gerçek Oldu
Usta gazeteci Bilbay Eminoğlu’nun hayata veda etmeden kaleme almaya başladığı ...
Kriz Üçgeninde Türkiye Ve Ada Kronikleri Kitapları Okuyucuyla Buluştu
Prof. Dr. Mehmet Hasgüler ile Doç. Dr. Mehmet Bülent Uludağ’ın birlikte ...
 
Eski Trafo Sanat Galerisi Oluyor
Girne Belediyesi, eskiden elektrik trafo merkezi olarak kullanılan yıkılmaya ...
Bomba Gibi Bir Albümle Geliyorum
Cratos Premium Hotel, yıldız yağmuruna Funda Arar’la devam etti...
Karayel Mağusa’da Esti
Mağusa’da bulunan Shamrock Bar’da Fikri Karayel rüzgarı esti. Kıbrıs’ın ...
 
 
  GÜNÜN MANŞETLERİ
GAÜ'de Türkan Şoray ile Ediz Hun Söyleşisi

GAÜ'de Türkan Şoray ile Ediz Hun Söyleşisi

  ÇOK OKUNANLAR
  FOTO GALERİ
KKTC TURİZM

KKTC TURİZM

  ÇOK YORUMLANANLAR
  FACEBOOK
  TWITTER
 
 
Ana Sayfa Haber Gündem Ne Var? Ne Yok? Keşfet Yaşam Kuzey Kıbrıs Rehberi
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva