"HIV Virüsü" ve neden olduğu ‘AIDS Hastalığı'nın artışına karşın, bilincin yükseltilmesi amacıyla her yıl 1 Aralık tarihinde uluslararası düzeyde yapılan etkinlikler sürerken, Girne Amerikan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Sağlık Yönetimi Bölümü Öğretim Görevlisi Emine Dibi aracılığıyla paylaşılan açıklamada; Günümüzde, 'HIV'in artık korkulacak bir enfeksiyon özelliğinde olmadığı hatırlatıldı.
Kan ve korunmasız cinsel temas yoluyla vücudun çeşitli dokularına yerleşerek, esas etkilerinin de bağışıklık sistemi üzerinde görüldüğü HIV'e karşın etkili tedavi yöntemlerinin, erken tanı ile yüksek oran başarılı olduğunu vurgulayan GAÜ Öğretim Görevlisi Dibi; " HIV, beyaz kan hücrelerini yok ederek bağışıklık sistemini baskılar ve vücudu enfeksiyonlara karşı savunmasız bırakır. Bunun sonucunda normal koşullarda tedavi edilebilen verem, ishal, menenjit, zatürre gibi hastalıklar vücuda ciddi zararlar verir, bazı durumlarda ise kanserler görülebilmektedir. Günümüzde HIV için geliştirilen ilaçlar virüsün vücutta çoğalmasını ve bağışıklığı baskılayıcı etkisini önleyerek, HIV pozitif kişilerin uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlamaktadır" uyarılarında bulundu.
“HIV, günümüzde tüm dünyada yaygın olan bulaşıcı bir enfeksiyondur.”
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine de dikkat çeken Emine Dibi; " Tüm dünyada, 37 milyon kişi HIV virüsü taşıyor. HIV pozitif kişilerin yüzde 60’ı antiretroviral tedavi almaktadır. Bir çok hastalıkta olduğu gibi; erken tanı ve erken tedavi, HIV enfeksiyonunun tedavisinde ve seyrinde önemlidir. Erken tanı; yaşam beklentisini uzatmanın yanı sıra, bulaşma oranlarını da düşürmektedir. HIV pozitif kana maruz korunmasız cinsel ilişkide bulunanlar ya da açık deriye temasta bulunanlar, steril olmayan iğne, delici alet kullananlar mutlaka 'HIV Testi' yaptırmalıdır. Testin doğru sonuç vermesi için, kanda antikorların oluşması gerekir, bu nedenle 'HIV Testi', virüsle temastan itibaren 4-6 hafta sonra en doğru sonuçları verebilmektedir. HIV, insandan insana bulaşmaktadır. Virüs, HIV-pozitif bireylerin kan, sperm, vajina salgısı ve anne sütünde bulunur. Hem kadın, hem de erkekten bulaşabilir. Tıp bilimindeki gelişmeler sayesinde, Retrovirüs grubunda bulunan HIV’e karşı etkili olan Anti-Retroviral adı verilen 4 farklı tipte ilaçlar geliştirilmiştir. Bu ilaçlar, vücudun farklı mekanizmalarında işlev görür ve HIV’nin tedavisi, bu ilaçların bir kaç tanesinin kombinasyonu ile sürdürülür. Bu noktada; Virüs tamamen vücutta yok edilemez, ancak ilaçlar ile kontrol altına alınabilir. Tedavinin amacı; virüsün yeniden oluşmasını önlemektir. Böylece, virüsün, tedaviye dirençli olabilen bir çok mutasyon geliştirme olasılığı da azaltılır” değerlendirmelerini aktardı.