Dr. Akyar değerlendirmesinde, Türkiye’nin Doğu Akdeniz siyasetinde, pasif ve sadece askeri tedbirlerden oluşan politikası yerine, aktif ve askeri, siyasi ve ekonomik tedbirleri içeren değişikliklere gidiyor olmasının, çok önemli olduğunu belirterek, Türkiye’nin geçmiş dönemlerde ki politikasının; Navtex adında, bazı bölgelerde uygulanan geçici kısıtlamalar oldğunu, artık araştırma gemilerinin Doğu Akdeniz’de doğal kaynak aramaya başlıyor olduğunu belirtti.
Dr. Akyar değerlendirmesinin devamında ise şunları söyledi;
Sayın Bakan Hulusi Akar “Biz de buradayız, oldu bittilere izin yok” derken, sadece sözde değil, özde de bir politika değişikliğinin mesajını verdi aslında. Deniz kuvvetlerimiz, bu bölgede Rumlar’ın yaptığı anlaşmalar sebebiyle, çatışmalı bölgelerde araştırma yapan yabancı şirketlerin gemilerini engellemekle meşguldu. Şimdi kendi araştırma gemilerimize yapılacak tacizleri önlemek görevleri. Cem Gürdeniz hocanın tabiriyle “Mavi Vatan”ı başkalarına bırakmak ve sessiz kalmak yerine, ona sahip çıkmak ve sesimizi yükseltmek, politikamız olmaya başladı. Ana muhalefetin her konuda yoğun eleştirileri varken, bu konuda sessiz kalması da aslında hükümeti desteklediğinin bir göstergesi. Artık yapılacak, kendi gücünü gösteren ve buradaki komşulara kabul ettiren Türkiye’nin, Karadeniz’de olduğu gibi, bir uzlaşma yoluyla kendine ve komşularına ait Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlarının, uluslararası hukuka uygun ve hakkaniyetli bir şekilde, belirlenmesidir. Avrupa Birliği’ni arkasına almış ve Kıbrıs adasının tek temsilcisi olduğunu iddia eden Güney Kıbrıs ve şımarık çocuk Yunanistan ile uzlaşmak o kadar kolay değil elbet. Ama denenmeli. Olmuyorsa da, Türkiye Doğu Akdeniz’de MEB’ni, Bakanlar Kurulu kararı ile ilan eder, olur biter, oldu bittiler biter, gider. Gücü yeten de, çatışmalı bölgelerde borusunu öttürür. Türkiye ile bu bölgede herhangi bir çatışmaya girmenin, hiçbir bölgesel güce herhangi bir faydasının olmayacağı aşikardır.