Sağlık Bakanlığı, 16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, FAO’nun bu yılın 16 Ekim Dünya Gıda Günü temasını “Eylemlerimiz geleceğimizdir- daha iyi üretim, daha iyi beslenme, daha iyi bir çevre ve daha iyi bir yaşam” olarak belirlediğini hatırlattı.
“GIDA, TEMEL BİR İNSANİ İHTİYAÇ VE HAKTIR. YAŞAMAK İÇİN HEPİMİZ GIDAYA İHTİYAÇ DUYUYORUZ”
Sağlık Bakanlığından paylaşılan bilgilere göre, 2019 yılında dünya nüfusunun yaklaşık dörtte biri güvenli, besleyici ve yeterli gıdaya erişemedi. Yaklaşık 690 milyon insan açlıkla mücadele ederken, bu şekilde artarsa, 2030’da bu sayının 840 milyonu aşacağı tahmin ediliyor.
Sürdürülebilir beslenmenin; kişinin gereksinimi olan besini sadece ihtiyacı kadar almasını, ihtiyacından fazla almamasını savunan bir beslenme modeli olduğu, bu modelde ihtiyaçtan fazla besin alınmayarak gıda israfının önüne geçmenin esas olduğuna işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Sürdürülebilir beslenme modelinin en önemli diğer özelliği güvenilir besleyici gıdaya, temiz suya, fiziksel ve ekonomik olarak besinlere ulaşabilmektir. Sebebi ne olursa olsun atılan veya bozulmaya bırakılan her türlü gıda, israf kategorisinde yer alıyor. Her yıl milyonlarca ton gıda çöpe gidiyor. Gıda ihtiyacı ise, dünya nüfusuyla birlikte artıyor.
Sürdürülebilir yaşam hedeflerinden birisi de dünya üzerinde besine ulaşımdaki adaletsizliği önlemektir.
Bu nedenle sürdürülebilir tarım ve besin üretim sistemleri büyük önem taşımaktadır. Sürdürülebilirliği olmayan, sağlığı olumsuz etkileyen besin üretimleri, insan sağlığı ve dünya için büyük risk oluşturmaktadır.
Dünya üzerindeki birçok insan sağlıklı beslenemediği için gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme sorunu yaşıyor. Açlığın üstesinden gelmek aslında sorunun sadece bir parçasıdır. İki milyar insan güvenilir, besleyici ve yeterli gıdaya düzenli olarak ulaşamamaktadır.
Gıda Güvenliği bütün insanların her zaman aktif ve sağlıklı yaşamı için gerekli olan besin ihtiyaçlarını ve gıda önceliklerini karşılayabilmek amacıyla yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya fiziksel ve ekonomik bakımdan sürekli erişebilmeleridir.”
Bakanlık açıklamasında, “Gıda ve Beslenme” konusunda “gıdaların güvenli üretimi” kadar, “doğru bilgi” ile doğru bilgilendirmenin, çok değerli ve önemli olduğu da ifade edilerek, buna karşılık son yıllarda, görsel ve yazılı basında gıdada ciddi bilgi kirliliğinin söz konusu olduğu, ülke neslinin sağlıklı olarak yetişmesi ve güvenli gıda ile beslenmesinin, hem sağlık hem de ekonomik kayıpların önlenmesi için çok gerekli olduğu vurgulandı.
"SAĞLIK BAKANLIĞI GIDA VE İÇME SUYU DENETİMLERİNE DEVAM ETMEKTEDİR"
Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi’nin (TSHD) tam da bu noktada devreye girdiği; vatandaşların sağlıklı ve güvenilir gıda ile içme suyu tüketmesini sağlamak amacıyla sürekli denetim ve kontroller yaptığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Gıda kontrolü; tüketicinin sağlık açısından ve ekonomik bakımdan korunmasını amaçlayan bir kamu görevidir. Ancak gıda güvenliği ile ilgili alınan önlemler, ticareti, sağlığın üst düzeyde korunması için gerekli olandan daha sınırlayıcı olamaz. Çünkü bu noktada da tüketicinin ekonomik koşulları devreye girmektedir.
Temel Sağlık Hizmetleri dairesi yaptığı denetim ve kontrollerde insan sağlığına ve yürürlükteki mevzuata uygun bulunmayan ürünlerin ithalatına, üretilmesine ve satılmasına izin vermemektedir.
Her bireyin güvenli, besleyici ve yeterli besin maddelerine erişimi temel insanı bir hak olarak görülmelidir. Dünyada 821 milyon kişi kronik açlıkla mücadele ederken aynı zamanda da temiz su bulamamaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada her yıl ortalama 600 milyon kişide kimyasallar, bakteri, virüs, parazit ve toksin gibi maddelerle bulaşan gıdaların tüketilmesi sonucunda gıda zehirlenmesi vakası yaşanmaktadır.
Maalesef, gıda güvenliğine duyulan ihtiyaç ancak gıda zehirlenmesinin ortaya çıkmasından sonra toplum tarafından önemi anlaşılabilmektedir.
Güvenli olmayan gıdalar, çok sayıda hastalık yapan bakteri, virüs, parazit ya da kimyasal ve fiziksel tehlikeler dolayısı ile mide bağırsak enfeksiyonlarından başlayıp, kansere kadar varan 200’den fazla hastalığa neden olabilmektedir.”
Açıklamada, gıda israfının önlenmesinde en önemli görevin, tüketiciye ve işletmelere düştüğü; endüstriyel işleme sırasında meydana gelen hataların, gıda güvenliği için belirlenen standartları karşılamayan tüm maddelerinin boşa harcanmasına sebep olduğu ifade edildi. Güvenli olmayan gıdaların imha edildiği göz önünde bulundurulduğunda gıda zincirinin tüm adımlarında üreticiden son tüketiciye kadar herkesin bu zincirdeki sorumluluğunu yerine getirmesi çağrısında da bulunuldu.