. Harmancı, karar neticesinde ortaya çıkan neticeler karşısında hiçbir adım atılmaz ise, belediyelerin yurttaşlara hizmet vermesi ve belediye personelinin ödenmesinin yapılamayacağını söyledi.
- “Adaylık açıklamanın anlamsızlığı bir kez daha ortaya çıktı
Adaylık konusuna da değinen Harmancı, Anayasaya aykırılığı bilinen ve seçimin iptal edileceği ortaya çıkan bir konuya ilişkin karar açıklanmadan adaylık konusunda tutum belirlemenin anlamsız olduğunu belirtti. Harmancı, ortalık yangın yeri iken propaganda yapmanın da sorumlu bir tutum olmadığı kaydetti.
“Hukuken en son seçenek olarak “zorunluluk ilkesi” olarak ortaya çıkıyor. Zorunluluk ilkesi kullanımının dahi tartışmalı olduğunu da ayrıca belirtmek gerekiyor.” diyen Harmancı, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Sanırım birçoğumuz dün Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın açıkladığı, bugün de gerekçeli olarak yayınladığı kararın doğurduğu sonuçları tam idrak edemedik.
Anayasa Mahkemesi, yerel seçimlere ilişkin alınan 27 Kasım tarihini iptal etti aynı zamanda ‘Belediye Başkanlarının görev süreleri tamamlandı’ dedi.
Bu durumda ortaya çıkan tablo şudur: Bugün itibarı ile 2018 yılında seçilen Belediye Başkanları eski belediye başkanlarıdır ve herhangi bir işlem yapmaya yetkileri yoktur (herhangi bir ödeme, imar veya disiplin). Yani yurttaşların ne yetkisi varsa, Haziran 2018'de seçilen belediye başkanlarının da yetkileri budur.
Bugüne kadar adaylık konusunda Anayasaya aykırılığı bilinen ve seçimin iptal edileceği ortaya çıkan bir konuya ilişkin mahkeme kararını beklemeden açıklama yapmanın anlamasız olduğunu, bu durumda propaganda yapmanın da ortalık yangın yeri iken asla sorumlu bir tutum olmayacağını düşünüyorum.
Bu anomaliden çıkış yolu hukuken en son seçenek olarak “zorunluluk ilkesi” olarak ortaya çıkıyor. Zorunluluk ilkesi kullanımının dahi tartışmalı olduğunu da ayrıca belirtmek gerekiyor. Ancak bu ilke kullanılarak yetkiler konusunda bir çözüm arayışına girilecekse de, bunun hukuki açıdan geçerli bir argüman olabilmesi için alınacak önlemin belirlenmiş, sınırlı bir süre için uygulanması gereklidir. Yani 'yetkileri bir sonraki seçime kadar zorunluluk temelinde uzatalım ama seçim tarihini kararlaştırmayı sonraya bırakalım, al-ver’e de meydan kalsın' yaklaşımı bizim demokrasi ve hukukun üstünlüğü anlayışımız açısından kabul edilebilir değildir.
Şu an eğer hiçbir konuda bir adım atılmazsa, belediye çalışanları ödenemez, diğer hiçbir işlemler de yapılamaz. Demokrasi ve hukukun üstünlüğüne inanan bir birey olarak mahkemenin ortaya koyduğu karar ışığında uygulamalar yapacağım.”