Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 38. Yılı münasebetiyle Antalya'da protokolün katılımı ile çelenk töreni düzenlendi.
Törene,
KKTC'nin Antalya Turizm Temsilcisi Nazmi Pınar, KKTC Antalya Eğitim Ateşesi, Muratpaşa,Konyaaltı, Döşemealtı Kaymakamları,il Milli Eğitim Müdürü, Esnaf Zaatkarlar Odası Başkanı, Muratpaşa Belediye Başkan Yardımcısı, Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Emekli Subaylar ve Astsubaylar Derneği, KKTC Üniversiteleri temsilcileri ve Antalyalılar katıldı.Saygı Duruşu ve istiklal Marşının okunmasının ardından konuşma yapan Antalya'nın yeni KKTC Başkonsolosu Cem Topçu, katılımcılara seslendi.
" Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs Adasında rum vahşetine yıllarca direnip, gözlerini kuzeye dikerek Anavatanını hasretle bekleyen Kıbrıs Türk halkının hikayesidir, varoluş mücadelesidir, egemenliğidir, bağımsızlığının ilanıdır" diyen Başkonsolos Cem Topçu konuşmasına tarihi bir şiir ile başladı;
" Şair diyor ki:
Nisanlar kaç bahar yeşermedi ülkemde kaç bahar
Bayrağımı yıllar yılı sandıklarda sakladım.
Yüreğim çağıma acılı kaldı,
Gözlerim kuzeye takılı kaldı..."
Yıllarca rum mezaliminin altında her türlü zorluğa anavatan Türkiye'nin varlığını hissederek göğüs geren Kıbrıs Türkü'nün
1974 Mutlu Barış Harekatı ile bugün Kuzey Kıbrıs’ta huzur ve güven içerisinde yaşamakta olduğunu söyleyen Topçu, "hepimizin de bildiği gibi rumların uluslararası alanda Kıbrıs Türklerini tecrid edici faaliyetleri, Kıbrıs’ta yaşayan Türklere, bizlere, özellikle 1960’lı yıllardan itibaren günümüze dek süregelmiş ve devam etmektedir. Kıbrıslı Rumlar, Ülkemize, insanımıza her türlü insanlık dışı ambargolar uygulamakta, uluslararası girişimlerde bulunarak Kıbrıs Türklerini ekonomik, sosyal, kültürel, sportif ve sosyal yaşamın gerektirdiği her alanda haksız izolasyonlarla dünyadan ayrık tutmaya çalışmaktadırlar. Maalesef uluslararası toplum bu duruma seyirci kalmaktadır" dedi.
BAŞKONSOLOSTAN KIBRISLI RUMLARA SERT MESAJ...
" Corona döneminde KKTC isminin Dünya sağlık örgütü listesinde dahi yer almasını engellediler"
KKTC'nin Antalya Başkonsolosu Cem Topçu,
Dünyayı sarsan koronavirüs pandemi sürecinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adını Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınlamakta olduğu veriler listesinde yer almasını engellediğini hatırlattığı konuşmasında," Bunu neden söylüyorum biliyormusunuz? diyerek katılımcılara seslendi, " İnsani bir konu olan ve tüm dünyayı etkileyen bu pandemi sürecinde dahi Kıbrıs Türklerini yok sayan bu hastalıklı anlayış ve düşmanca tutum insan hakları temel ilkelerine de aykırıdır" dedi.
KIBRIS TÜRKÜ'NE ACIMASIZCA YAŞATILAN SÜREÇ...
"Tarihimizi hatırlamak, hatırlatmak, gelecek kuşaklarımıza aktarmak, Kıbrıs Türkü’nün yaşadığı acıları anlatmak vatan borcudur, sorumluluktur, kutsal görevdir. Çünkü geçmişini bilmeyen milletler, yok olmaya mahkumdurlar" diyen Başkonsolos Topçu,
" Kıbrıs adasında 1931 İsyanı’nın ardından, Kıbrıslı Rumlar 1955-1958 yıllarında Kıbrıslı Türkleri 33 karma köyden kovarak göç etmelerini sağlanmış, saldırılar 1960lı yıllarda şiddetlenmiştir. Kıbrıs'ta her iki halkın siyasi eşitlik ve ortaklık temeline dayanan uluslararası antlaşmalar uyarınca 1960 yılında "Kıbrıs Cumhuriyeti" kuruldu. Anayasası, adadaki Kıbrıslı Türk ve Rum halklarının eşit siyasi hak ve statüsüne dayandırılmıştı. Ancak, Kıbrıs Rumları, 1960 Cumhuriyeti’nin kurulduğu şekilde yaşamasına şans vermemiş, Kıbrıs Türklerini devlet kurumlarından dışlamaya, izole etmeye, Ada’daki varlıklarını sona erdirmeye ve nihayet Yunanistan ile birleşme (ENOSIS) yolunu açmaya yönelik olarak girişimler başlatmışlardır. Bu ortaklık sadece 3yıl sürebilmiştir. Kıbrıs Rum tarafı 21 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıs Türk toplumuna karşı kapsamlı ve sistematik saldırılara geçmiştir. Kıbrıs Türk tarihine “Kanlı Noel” adıyla geçen bu kampanya önceden hazırlanmış olan “Akritas Planı”na dayandırılmıştır. Kıbrıslı Türkler, Rum silahlı gruplarca 1963'ten itibaren gerçekleştirilen saldırılar sonucu ülke yönetiminden baskı ve şiddetle uzaklaştırıldı. Rumların, Türklere karşı yürüttükleri saldırılar ve ambargolar 1963-1974 yılları arasında artarak sürdü. Türklerin imhası veya Ada'dan atılmasını öngören Akritas Planı, basit bir örgütün eylem planı olmayıp, Rum yetkililerce hazırlanan bir etnik temizlik girişimidir. Akritas planının uygulanması sonucunda, 30.000 Kıbrıslı Türk 103 köyü terk etmek zorunda kalması, birçok kardeşimizin EOKA B tedhiş örgütü tarafından vurularak öldürülmesi, kaçırılması ve katledilmesi hadiseleri yaşandı. Anavatan Türkiye, 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı'nı başlattı. Böylece Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı önlendi. Böylece Kıbrıs Türk halkının varlığı da güvence altına alınmıştır. Harekatın başarıyla sonuçlanmasının ardından 13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. Taraflar arasında bir yıl sonra Viyana'da Birleşmiş Milletler gözetiminde Kıbrıs Türk ve Rum tarafları arasında varılan nüfus mübadele anlaşması imzalandı. Kuzey’den Güney’e yaklaşık 120 bin Rum, Güney’den Kuzey’e de 65 bin Türk geçmiş, böylece nüfus bakımından homojen iki kesim meydana gelmiştir. Rumların güneye, Türklerin de kuzeye geçmesi sonucu Ada'da iki kesim meydana gelmiştir" dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 38 yıl önce ilan edildi.
Kıbrıs Türk Federe Meclisinde alınan kararla 15 Kasım 1983 tarihi, Kıbrıs Türk halkının siyasi yaşamının önemli bir dönüm noktası ve Kibrisli Türklerin mücadelesinde devlet olgusuyla dünyaya ilan edilen gündür.Yarım asrı aşkın süredir devam eden Kıbrıs müzakerelerinde sonuca ulaşılamadı. Kıbrıs sorununa çözüm bulma amaçlı müzakereler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile dönemin Rum lideri Glafkos Klerides arasında Haziran 1968'de Beyrut'ta yapılan görüşmelerle başladı.
Rum tarafı her seferinde çeşitli sebeplerle içerisinde Birleşmiş Milletler önerilerinin de bulunduğu çözüme yönelik adımları reddetti ya da kabul edilmesi mümkün olmayan şartlar öne sürdü. Dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, 2002'de "Annan Planı" olarak da bilinen "Kıbrıs Sorununa Kapsamlı Çözüm Temelli" belgesini ortaya koydu. Denktaş ve o zamanki Rum lideri Tasos Papadopulos, "Annan Planı" çerçevesinde çeşitli görüşmeler yaptı ve plan 24 Nisan 2004'te adada yaşayan iki halka referandumla sunuldu. Kıbrıs Türk tarafı kendileri için getireceği pek çok zorluğa rağmen plana evet darken Rum halkının yüzde 75,83'ü planı reddetti.
Buna rağmen referandumun hemen ardından 1 Mayıs 2004'te Rum yönetimi, Ada'daki Türk varlığı yok sayılarak "Kıbrıs Cumhuriyeti" adı altında Avrupa Birliği'ne Avrupa Üyeleri tarafından tam üye yapıldı.
Referandumun ardından başta Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlar ile Amerika, İngiltere, Almanya gibi ülkelerden Rum tarafının planı reddetmesinden üzüntü duyulduğunu beyan eden ve Kıbrıs Türk tarafının tutumunu destekleyen, Kıbrıs Türk tarafının izolasyonunun artık devam edemeyeceğini vurgulayan açıklamalar gelmiştir. Ancak bugün itibariyle gelinen noktada Kıbrıs Türklerinin yıllarca maruz kaldıkları izolasyonun kırılması sağlanamamıştır.
TOPÇU' DAN ANATAVATAN' A ŞÜKRAN MESAJI
KKTC nun Antalya Başkonsolosu Cem Topçu, " Anavatan Türkiye, kurulduğu günden bu yana ambargo ve izolasyonlar altında olan ülkemizi tanıyan, her koşulda ve her alanda Kıbrıslı Türklerinin yanında olan destek veren tek devlet oldu. Türkiye'nin garantörlüğü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecine olumlu yansıyan en önemli unsurdur. Kıbrıs Türkü için anavatan Türkiye’nin garantörlüğü vazgeçilmezdir.
Bugün içinde bulunduğumuz süreç, anavatan Türkiyemizin Kıbrıs Türklerine her alanda verdiği güven ve destekle, adada varolacak bir uzlaşının ancak ve ancak eşit egemen iki devlet ve iki halk olgısuyla hayata geçeceğini göstermektedir. Kıbrıs Türkü, bu mücadelesini yılmadan, anavatan Türkiye Cumhuriyeti’yle birlikte sürdürecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır ve yaşatılacaktır. Akdeniz’deki Türklük meşalesi sonsuza dek yanacaktır" dedi.
Dr Küçük ve Denktaş' a minnettarız...
Cem Topçu, : Bu günlere gelmemizde çok büyük mücadele veren Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ü, Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ı ve bu uğurda canlarını feda eden mücahit ve mehmetçiklerimizi saygıyla anarken, tüm şehitlerimize Tanrı’dan rahmet diler, huzur içinde uyumalarını temenni ederim. Kıbrıs’ta Türklük için verilen onurlu mücadelemizde bizlerin yanında olan kahraman gazilerimize, yüce Türk Milletine huzurlarınızda ayrıca teşekkürü bir borç bilirim" dedi.