Dr. Ersoy Önder açıklamasında, Münasır ekonomik bölge kavramının, kıta sahanlığıyla birlikte kullanılan bir kavram olduğunu ve kara sınırından itibaren deniz mesafesine 200 mil mesafeye kadar uzatılabilen; bu mesafede haksahibi devletin sunni ada işletmesinden çeşitli yer altı ve yer üstü kaynaklarına ulaşabilecek seviyede imkan sağlayabilecek bir alan olduğunu söyledi. Ege denizinde ise münasır ekonomik konusunun henüz belirlenmediğini ifade eden Önder, Karadeniz Bölgesin de ise bu bölgenin belirlendiğini söyledi.
Dr. Öçnder açıklamasının devamında, münasır ekonomik bölgenin nasıl belirlendiğine dair yaptığı açıklamalarda ise şunlara değindi;
‘‘Münasır ekonomik bölge belirlenmesiyle ilgili aslında çok büyük sorun yaşanıyor. Ancak çok basit; Bakanlar Kurulu’ndan çıkan bir kararla Bakanlar Kurulu koordinatları belirliyor. Bu benim münasır ekonomik bölgem diyor. Ancak Doğu Akdeniz gibi çakışmalı alanlar da süreç uzayabiliyor: Karadeniz de çakışmalı bir alandı ancak, üzerine oturulup konuşuldu ve çözümlenerek belirlendi. Ancak Doğu Akdeniz bölgesin de ise Türkiye, münasır ekonomik bölgesiyle ilgili bir açıklama yapmadı. Böyle bir açıklama olmadığı zaman Türkiye’nin açıklanmış olan bir münasır ekonomik bölgesi olmuyor. Yunanistan’ın da kendine göre bazı tezleri var. Özellikle Rum kesiminin Kıbrıs’ın tamamında hak iddaa ediyor olması, Avrupa Birliği üyesi olması ve Kıbrıs ile ilgili yapılan anlaşmalarda diğer ülkelere tüm Kıbrıs’ı temsil ediyor gibi gözükmesi bütün bu sıkıntıların en önemli sorunu olarak görülüyor” dedi.
Böyle karmaşık alanlarda birlikte hareket edilmesi gerekiyor. Ancak Güney Kıbrıs ile Türkiye’nin bir anlaşması söz konusu değil. Yunanistan’ın iddiasına göre Türkiye’nin münasır ekonomik bölge ilan edilmemiş münasır ekonomik bölgesi Antalya Körfezi ile Kuzey Kıbrıs’ın güneyinde kalan çok cüzzi bir bölge olarak kalıyor. Türkiye’nin de kendince bir tedbir alması lazım. Yapılması gerekilen sahildaş ülkelerle ilişkilerin iyi tutulması ve bir komisyon oluşturulması. Bütün hadise Güney Kıbrıs’ın tüm Kıbrıs’ı işletiyor gibi gözükmesi; bu da diğer ülkelerin anlaşma yapmasına alt yapı oluşturuluyor ve askeri tedbirlerle çözümsüzlük uzuyor.