HABER . İrem KESİM
KKTC’de bulunan yükseköğrenim kurumlarının Covid-19 sürecini nasıl geçirdikleri hakkında açıklamalarda bulunan Akpınar; “Pandemi döneminde yükseköğrenim alanı, turizm sektörü ile beraber en fazla etkilenen iki alandan biri oldu. Üniversitelerimiz olası alabileceği bütün tedbirleri bu süreçte almaya çalıştılar. Türkiye’den YÖK’ünde yapmış olduğu yönlendirmelerle beraber bu tedbirler en başta üniversitelerimizi biraz zorlasa da, GAÜ’nün daha önceki yıllarda E-learning konusunda deneyimsel süreçte de oldukça başarılı olması sebebiyle toparlanması kolay oldu.
“İlk olarak online bir dönem başladı. Online eğitim dönemiyle beraber özellikle bu akademik yılının tamamlanması sonrasında diğer akademik yıla geçişte uygulamalı derslerinde programlanması ile beraber YÖK, YÖDAK ve Bakanlar Kurulu’nun almış olduğu kararlar çerçevesinde öğrencilerimize hibrit olarak tanımlanan ve adaya gelip eğitim hakkını kullanmak isteyen öğrencilerimizle, online takip etmek isteyen öğrencilerimize imkan sağlama şeklinde bir düzenleme şansı yakaladık.”
Akpınar: “Üniversiteler Bünyesinde %40 Oranında Öğrencilerimizin Devamlılık Konusunda Sorun Yaşıyor”
Akpınar, geçen yıllara göre pandemi yüzünden öğrenci oranında azalma ve Güney Kıbrıs’ın girişimleri ile bazı ülkelerin KKTC’deki denklerini kaldırılması konusunda yaptığı açıklamalarında; ”Tüm bu süreçte bu yıl gördüğüm, üniversiteler bünyesinde %40 oranında öğrencilerimizin devamlılık konusunda sorun yaşıyor oldukları. Burada özellikle yükseköğrenim alanında çok ciddi kayıplar yaşadığımızı gösteriyor. Bunun başında aynı zamanda Güney Kıbrıs’ın, Ürdün, Mısır, Irak, İran üzerinde yapmış oldukları baskılar ve denkliklerimiz o ülkeler tarafından alınmış olması durumu var. Uluslararası öğrenci kayıplarının da oluşması bu oranı oldukça etkilemiştir.
Akpınar: “Biz KKTC olarak değil aynı zamanda Türkiye Cumhuriyet’i olarak birtakım ileri tedbirler almamız gerekiyor”
Kıbrıs Üniversiteler Birliği (KÜB) önceki hükümetimizin öğrenci azalmaları konusunda dikkatini çekmeye çalıştı. Biz KKTC olarak değil aynı zamanda Türkiye Cumhuriyet’i olarak birtakım ileri tedbirler almamız gerekiyor. Şuanda Türkiye’nin Ürdün, Irak ve İran ile yakın ilişkileri var. Dolayısıyla KKTC’nin dış siyasi anlamda yetersizliği noktasında; TC. Dışişleri Bakanlığı’nın devreye girmesi gerekiyor ki, bu kazanımlarımızı tekrardan alabilelim. Aksi takdirde Güney Kıbrıs başlatmış olduğu bu süreci diğer ülkelere de yaymak suretiyle adaya uluslararası öğrenci akışını ciddi biçimde engellemeye çalışacak” ifadelerini kullandı.
“KKTC, Türkiye Başta Olmak Üzere Uluslararası Öğrenci Kabulünde Bugüne Kadar İnanılmaz Başarılar Ortaya Koydu”
Bazı fakülte ve bölümlerin açılmaması ile ilgili YÖDAK ile yaşanan sıkıntılardan bahseden Akpınar; “Yıllardır anlatmaya çalıştığımız bir şey var. KKTC’de ki üniversiteler yalnızca adada doğmuş, mezun olmuş gençlerimize eğitim vermekle programlanmış değiller. Yükseköğrenim alanı, başta Türkiye olmak üzere uluslararası öğrenci kabulünde bugüne kadar inanılmaz başarılar ortaya koydular. Tüm dünyada olduğu gibi, üniversiteler kendi öz iradeleri ile fakülte ve bölümlerini açabilecek olmalarına rağmen, bizde bu bir takım ön izinlere ve öğretimlere başlaması konusunda YÖDAK’a bağlı. Bu şartlar yerine getirilmiş olsa da, YÖDAK özellikle belli bölümlerin ve fakültelerin açılması konusunda ciddi bir zorlama ortaya koyuyor. Burada sadece bir üniversite değil KÜB içerisinde üye olan farklı üniversitelerimizde bu sorunlarla karşılaşmakta. Uluslararası Final Üniversitesi (UFÜ) Diş Hekimliği Fakültesi kurdu uzun zamandır öğrenim izni almaya çalışıyor. GAÜ Tıp Fakültesi’ni kurdu 2012 senesinden beri uğraşıyor hala daha açabilmiş değiliz. Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Tıp Fakültesi’ni açmak istiyor. Bir şekilde artık bu zorlukların aşılması gerekiyor. YÖDAK’ın da üniversitelerimizin içerisinde bulunduğu gerçekliği, dünya üzerinde ki ihtiyaçların tam olarak ne olduğunu, pandemi döneminde ortaya çıkan sağlık alanında ki ihtiyaçların gerekliliği noktasında, insan iş gücü yetiştirebilmek için bize yardımcı olmaları gerektiğini söylüyoruz ve bunun için uğraş veriyoruz” dedi.
“GAÜ Covıd-19 Rehabilitasyon Ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi Kuruluyor”
“Öğrencilerimize şunu arz etmek istiyorum. Pandemi sürecinde hem eğitim süreçlerine olan bağlılıkları, bu süreçte yaşıyor oldukları tüm sorunları aşmaları noktasında; üniversiteleri ile olan ilişkileri ve doğru bir şekilde yönetme ve yönlendirme noktasında kurumlarına karşı olan yakınlıkları dolayısıyla teşekkür ediyorum. Özellikle bu süreçte son zamanlarda artan vaka sayısına bağlı olmak suretiyle de öğrencilerimizden gelen aile büyüklerinin veya bireylerinden kayıpları noktasında ki ortaya koydukları sıkıntıları da ele aldıktan sonra, bünyemizde bir rehabilitasyon ve psikolojik bakım merkezi oluşturduk. Öğrencilerimize bu yönde destek olmaya başladık. Şuanda online hizmet şeklinde başlamış olmasına rağmen, önümüzde ki günlerde pandeminin bir sonra ki yıl gelişmelerine ve şekillenmesine bağlı olması durumuna göre öngördüğümüz çalışma özellikle psikoloji bölümünde olan öğrencilerimizin gönüllülük esasına bağlı olarak, kendi arkadaşlarını başta Türkiye olmak üzere evde ziyaret etme suretiyle gerekli desteği verme arzularının olmasıdır. Buda bütünsel dayanışmayı kendi içimizde görmekten bizde gurur duyarız.”
“Yükseköğrenim Alanının Kendi İç Gelişim Programları İçin Arazilere İhtiyaçları Var”
GAÜ’ye ait arazilerin Katar’lı yatırımcılara verildiği haberleri konusunda açıklamalarda bulunan Akpınar; “2017 yılında GAÜ’nün çevre yolu üzerinde ki arazileri istimlak edilmesinden sonra yürüttüğümüz çalışmada bize 1,5-2 dönüm gibi küçük araziler Bakanlar Kurulu kararı ile verildi. Ancak şunu görüyoruz ki geçtiğimiz haftalarda bir yerel gazetenin ön sayfasında bu arazilerin veya GAÜ’nün hemen sınırlarının yanında ki bir arazinin Katar’lı bir yatırım grubuna verildiği haberleri çıkmıştı. Konunun ne olduğunu anlamaya çalışırken bir baktık ki GAÜ’ye Bakanlar Kurulu kararı ile verilmiş olan bir arazinin tellenmeye başladığını gördük. Bu süreçle ilgili hukuki alanda gerekli adımlarımızı atmış olmamıza rağmen şuanda o arazinin aslında Katar’lı olarak geçse de, Kıbrıs’lı bir iş insanına verildiğini tespit ettik. Temennim bu süreçte yeni hükümetimiz bünyesinde de geçtiğimiz 2017 yılında verilmiş olan Bakanlar Kurulu kararının üniversitemize yönelik onurlandırılmasının devam etmesi gerekli. Çünkü yükseköğrenim alanının kendi iç gelişim programı için arazilere ihtiyaçları var. Bizim sınırlarımızda kullanımda olan arazilerin başka yatırımcılara verilmemesi gerekiyor.”